af Baris Eprem 4 år siden
322
Mere som dette
Merkezî sinir sistemi, vücudumuza dağılan sinirlerin doğrudan ya da dolaylı olarak bağlı oldukları merkezdir
Vücudun hareket ve denge merkezidir. Beynin arka alt kısmında yer alır ve üzeri girintili çıkıntılıdır. Beyincik;
Ø Vücudun dik durmasını sağlar.
Ø Ayak kaslarındaki almaçlardan, kulaktaki yarım daire kanallarından ve gözdeki duyu hücrelerinden gelen bilgiler beyincikte toplanır. Beyincik bu bilgileri değerlendirerek kas hareketlerini düzenler ve vücudumuzun dengesini sağlar.
Ø Ayrıca kol ve bacaklarımızdaki kasların birbiriyle uyumlu çalışmasında beyne yardım ederek hareketlerimizin dengeli olmasını sağlar.
Kafatası kemikleri tarafından korunan beyin sinir sisteminin en karmaşık organıdır. Beyincik ve Omurilik Soğanı beynin bölümleridir. Beyin;
Ø Çok sayıda sinir hücresinden oluşur.
Ø Vücudumuzun öğrenme, hafıza ve yönetim merkezidir.
Ø Duyu organlarından gelen bilgileri değerlendirir ve cevap oluşturur.
Ø Yaşamsal olayları düzenler.
Ø Kan basıncını ayarlar.
Ø Vücut sıcaklığını ayarlar.
Ø Hormonların salgılanmasını kontrol eder.
Ø Konuşma ve istemli hareketlerin gerçekleşmesini sağlar.
Ø Susama ve acıkmayı kontrol eder.
Ø Vücudun duruşunu düzenler.
Ø Hayal kurma ve çağrışım gibi etkinlikleri kontrol eder.
Beynin arkasında ve beyinciğin altında yer alan omurilik soğanı, omurilik ile beyin arasındaki sinirlerin geçtiği yerdir. Omurilik Soğanı;
Ø Dolaşım, sindirim, solunum, boşaltım ve üreme gibi işlevlerden sorumlu iç organların yönetimini sağlayan merkezleri içerir.
Ø Nefes alma, yutma, öksürme, çiğneme, hapşırma ve kusma gibi istemsiz davranışları kontrol eder.
Omur kemiklerinin üst üste gelmesiyle oluşan kanalda bulunur. Omuriliğin iki önemli görevi vardır. Birincisi, vücudun refleks davranışlarını kontrol etmek, diğeri de çevresel sinir sistemi ile beyin arasında bağlantı kurmaktır.
Çevresel sinir sistemini, beyin ve omuriliği vücudun diğer organlarına bağlayan sinirler oluşturur. Beyin, sinirler aracılığı ile baştaki duyu organları, kaslar ve iç salgı bezleri ile bağlantılıdır.
Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler, vücudumuzda gerçekleşen olayların düzenli, birbiriyle uyumlu ve sorunsuz olması, hücrelerin bir araya gelerek oluşturduğu doku, organ ve sistemler sürekli iş birliği içerisinde çalışması için gerekli olan ve sinir sitemi ile iç salgı bezlerinden oluşan bir sistemdir.
Düzenleyici sistem, sinir sistemimiz ile birlikte çalışarak vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişin düzenli çalışmasını sağlar. Düzenleyici sistem, denetleme ve düzenleme görevlerini özel bezlerden salgılanan hormon adını verdiğimiz özel salgıları üreterek yerine getirir. Düzenleyici sistem iç salgı bezlerinden oluşur. İç salgı bezlerinin salgıladığı hormonlar doğrudan kana geçer. Hormonlar doku ve organlara kan yolu ile ulaştırılır.
Ø Eşeysel bezler üreme ile ilgili olan bezlerdir ve erkekte testis, dişilerde yumurtalık olarak adlandırılır. Bu bezlerin iki önemli görevi vardır. Birincisi üreme hücrelerini oluşturmak, ikincisi de erkeklik ve dişilik hormonlarının salgılanmasını sağlamaktır.
Ø Erkek eşey bezlerinden salgılanan erkeklik hormonu hem sperm üretiminde hem de ikincil eşey özelliklerinin oluşmasında etkilidir. Erkeklerde ikincil eşey özellikleri; ses kalınlaşması, sakal ve bıyık çıkması, erkek vücut yapısına uygun olarak kasların kuvvetlenmesi ve omuzların genişlemesi gibi değişmelerdir.
Ø Yumurtalıktan salgılanan hormonlar ergenlik döneminde dişilerin eşey organlarının olgunlaşmasında, sonraki dönemlerde de dişi üreme hücrelerinin (yumurtanın) oluşmasında etkilidir.
Ø Ayrıca bu hormonlar yağ ve kas dağılımının dişiye özgü bir hal alması gibi ikincil dişilik özelliklerinin gelişmesini de sağlamaktadır.
Ø Pankreas, midenin alt arka tarafında bulunan, yaprak şeklinde bir bezdir. Pankreası daha önce sindirim sisteminde görevli bir organ olarak açıklamıştık. Pankreasın sindirim sistemindeki görevlerinin neler olduğunu hatırlamaya çalışınız.
Ø Pankreas, sindirim sistemindeki görevlerinin dışında iç salgı bezi olarak salgıladığı hormonlar sayesinde kan şekerini ayarlar.
Ø Pankreastan salgılanan iki çeşit hormon bulunmaktadır. Bunlar insulin ve glukagon hormonlarıdır.
Ø Bu iki hormonun görevi kandaki şeker metabolizmasını (biyolojik ve kimyasal değişimler) düzenlemektir.
Ø İnsulinin kandaki şeker miktarı üzerindeki etkisi azaltıcı, glukagonun ise artırıcı yöndedir.
Ø Kan şekeri yükseldiği zaman pankreas tarafından salgılanan insulin, kan şekerini düşürmesi için karaciğeri ve doku hücrelerini uyarır. İnsulin karaciğerde glikozun üretimini ve kana karışmasını kısıtlar.
Ø Karaciğer ve vücut hücreleri kandaki fazla şekeri depo eder ve kandaki şeker seviyesinin normale dönmesini sağlar.
Ø Kandaki şeker yoğunluğu normal seviyenin altına düştüğünde pankreastan salgılanan glukagon karaciğeri uyarır. Karaciğer, daha önceden depo ettiği şekeri kana vererek kandaki şeker düzeyinin ayarlanmasını sağlar.
Ø Öte yandan doku hücrelerinin kandaki şekeri alıp enerji kaynağı olarak kullanabilmesi için insuline ihtiyaç vardır. İnsulin yetersizliğinde doku hücreleri kandaki şekerden yeterince yararlanamadığı için kandaki şeker oranı yükselir. Bunun sonucunda şeker hastalığı ortaya çıkar.
Ø Böbrek üstü bezleri, böbreklerimizin üst kısımlarına yapışık halde bulunan sarımtırak renkli bezlerdir.
Ø Böbrek ustu bezlerinin salgıladığı adrenalin hormonunun miktarı korku anında ve stres altında artar. Adrenalin, vücudu savunmaya hazırlar ve kasların son derece kuvvetli hale gelmesini sağlar.
Ø Adrenalin, kalbin atışını hızlandırır, kan basıncını yükseltir. Kanda, dokulardaki hücrelerin enerji ihtiyacının karşılanması için gerekli en basit molekül yapısına sahip besin maddesi olan şeker (glikoz) oranını artırır. Ayrıca göz bebeklerinin büyümesine, tüylerin diken diken olmasına sebep olur
Ø Tiroit bezi, soluk borusunun iki yanında, gırtlağın altında bulunan bir iç salgı bezidir. Tiroit bezi, bütün dokulardaki hücrelerin enerji ihtiyacının sağlanmasında, hücre faaliyetlerinin ve vücut sıcaklığının düzenlenmesinde görev alır.
Ø Tiroit bezi iyottan yararlanarak tiroksin adı verilen tiroit hormonunu üretir. Tiroit bezi öteki iç salgı bezleriyle ilişkili olarak etkinlik gösterir. Bu nedenle canlılık faaliyetlerindeki biyolojik ve kimyasal değişimlerin birçoğunda etkili olur. Örneğin kalp atış hızı, kolesterol düzeyi, vücut ağırlığı, kas gücü, hafıza ve cilt yapısı gibi birçok vücut fonksiyonunu etkiler. Tiroksin hormonu, büyüme cağındaki kişilerin kemiklerinin boyca uzamasında ve zekâ gelişiminde etkilidir.
Ø Tiroksin hormonu fazla salgılandığında dokuların oksijen kullanımı artar. Bu durum hücrelerde canlılık faaliyetlerinin hızlanmasına neden olur. Vücutta tiroksin hormonunun gerekenden fazla olması kalbin atış sayısını artırırken iskelet kaslarının zayıflamasına ve sinirliliğe yol acar.
Ø İyot eksikliği gibi nedenlerle tiroit bezinin çalışması yavaşladığında tiroit bezi tiroksin üretebilmek için şişer. Bu durumda guatr hastalığı ortaya çıkar.
Ø Beynin altına ince bir uzantıyla bağlanmış, nohut büyüklüğünde bir iç salgı bezidir.
Ø Hipofiz bezinin salgıladığı birçok hormon vardır. Bu hormonlardan biri büyüme hormonudur.
Ø Çocukluk ve ergenlik döneminde etkili olan büyüme hormonu vücudun büyümesi için gereklidir. Büyüme döneminde bu hormon az salgılandığında cücelik, çok salgılandığında ise kol ve bacaklardaki uzun kemiklerde ve çene kemiklerinde aşırı büyüme görülür.
Ø Hipofiz bezi tarafından salgılanan hormonlardan biri de iç salgı bezlerinin çalışmasını denetleyen ve düzenleyen hormondur. Bu hormon aynı zamanda iç salgı bezleri ile sinir sistemi arasındaki uyumu sağlar.
Sinir Sistemi, diğer sistemlerin bir bütün içinde dengeli olarak çalışması ve birbiriyle olan ilişkilerini düzenler. Sinir Sistemi vücudumuzda; konuşmak, acıkmak, yürümek, yazı yazmak, koşmak gibi işlerin birbiriyle ilişkisini düzenler. Sinir Sisteminin bütün bu işleri yerine getirebilmesi için vücudumuzun her yerine ulaşması gerekir. Bu yüzden sinir sistemi vücudumuzu bir ağ gibi sarar. Sinir sistemi Merkezi ve Çevresel Sinir Sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.